Selülit Nedir? Selülit Nasıl Geçer?

Selülit Nedir

Selülit, özellikle kadınlarda yaygın olarak görülen ve cilt yüzeyinde portakal kabuğunu andıran bir görünümle kendini gösteren bir durumdur. Deri altında yağ hücrelerinin büyümesi, bağ dokusunu yukarıya doğru iterek cildin pürüzlü görünmesine yol açar. Çoğu kişi selüliti yalnızca estetik bir sorun olarak değerlendirse de bu durumun altında dolaşım bozukluğu, hormonal etkiler ve yaşam tarzı faktörleri gibi çok daha karmaşık süreçler yer alır.

Selülit, herhangi bir yaş grubuyla sınırlı değildir. Ergenlik döneminden itibaren hormonal değişimlerin etkisiyle ortaya çıkabilir ve ileri yaşlarda daha belirgin hâle gelebilir. Kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görülmesinin nedeni ise cilt altındaki yağ dokusunun yapısal farklılıklarıdır. Östrojen hormonunun etkisi, bağ dokusunun esnekliğini azaltarak selülit oluşumuna zemin hazırlar.

Pek çok kişi selülit sorunuyla karşılaştığında bunun yalnızca fazla kiloyla ilişkili olduğunu düşünür. Oysa zayıf bireylerde de selülit gelişebilir. Burada belirleyici olan genetik yatkınlık, beslenme alışkanlıkları, dolaşım sistemi ve yaşam tarzıdır. Dolayısıyla selülit, yalnızca kilo kontrolüyle çözülemeyen daha kapsamlı bir durum olarak değerlendirilmelidir.

Selülit tedavisinde amaç, cilt yüzeyinde görülen düzensizliği azaltmak ve bağ dokusunu güçlendirmektir. Ancak selülitin kısa vadeli bir çözümle tamamen ortadan kalkması mümkün değildir. Çeşitli yöntemlerle cilt görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanabilmekle birlikte elde edilen sonuçların kalıcılığı kişinin yaşam tarzı ve düzenli bakım alışkanlıklarıyla doğrudan bağlantılıdır.

💬 WhatsApp ile İletişime Geç

Selülitin Oluşumunda Etkili Olan Mekanizmalar Nelerdir?

Selülit, yalnızca cilt yüzeyindeki pürüzlü görünümden ibaret olmayıp oluşum süreci oldukça karmaşık mekanizmalarla açıklanır. Selülit oluşumundaki en temel etken, deri altında yer alan yağ hücrelerinin normalden fazla büyümesi ve bağ dokusuna baskı yapmasıdır. Bağ dokusunun yapısı, yağ hücrelerinin yukarı doğru itilmesine izin verdiğinde cilt yüzeyinde dalgalı bir görünüm ortaya çıkar.

Hormonal faktörler, selülit gelişiminde rol oynayan başlıca faktörlerdendir. Özellikle östrojen hormonu, yağ hücrelerinin depolanma biçimini ve bağ dokusunun yapısını etkileyerek selülit oluşumuna zemin hazırlar. Ergenlik, gebelik ve menopoz dönemlerinde hormon seviyelerinde meydana gelen dalgalanmalar, selülitin belirginleşmesine neden olabilir.

Dolaşım sistemi de selülit oluşum sürecinde önemli bir etkendir. Kan akışının yavaşlaması ve lenf drenajının yeterince sağlanamaması, yağ hücrelerinin çevresinde sıvı birikimine yol açar. Sıvı birikimi, bağ dokusunu daha fazla zorlayarak selülitin görünümünü ağırlaştırır. Toksinlerin dokulardan uzaklaştırılamaması da süreci hızlandırır.

Genetik faktörler ise selülit oluşumunda göz ardı edilemeyecek bir yere sahiptir. Ailesinde selülit öyküsü bulunan bireylerde, cilt yapısındaki benzerlikler nedeniyle risk daha yüksektir. Cildin kalınlığı, bağ dokusunun esnekliği ve yağ hücrelerinin dağılımı gibi özellikler genetik mirasla yakından ilişkilidir.

Yaşam tarzı alışkanlıkları da selülitin oluşum mekanizmasını tetikleyebilir. Uzun süre hareketsiz kalmak, dengesiz beslenmek, yetersiz sıvı tüketmek ve sigara kullanmak, dolaşımı olumsuz etkileyerek bağ dokusunun zayıflamasına yol açar. Tüm bu faktörler birleştiğinde estetik ve fizyolojik bir sorun olan selülit ortaya çıkar.

Selülitin Vücutta En Çok Görüldüğü Bölgeler Hangileri?

Vücudun farklı bölgelerinde ortaya çıkabilen selülit, bazı bölgelerde daha yoğun ve belirgin şekilde görülür. Bu bölgelerin ortak özelliği, yağ hücrelerinin daha fazla depolandığı ve dolaşımın görece yavaşladığı alanlar olmasıdır.

Selülitin en sık görüldüğü bölge, uyluklardır. Uyluk bölgesi, kadınlarda yağ hücrelerinin yoğun bulunduğu alanlardan biridir. Özellikle arka ve dış kısımlarda selülit görünümü daha belirgin olabilir. Bu durum, kas yapısının ve bağ dokusunun farklı yönlerde çalışmasıyla birlikte cilt yüzeyinde düzensizliklere yol açar.

Kalça bölgesi de selülitin yoğun olarak görüldüğü alanlardandır. Kalçadaki yağ dokusunun yapısı dolaşımın yavaşlamasıyla birleştiğinde, selülit görünümü kaçınılmaz olur. Bu nedenle kalça, portakal kabuğu görünümünün en net fark edildiği bölgelerdendir.

Bacakların yanı sıra karın bölgesi de selülitin görülebileceği alanlar arasındadır. Özellikle doğum sonrasında hormonal değişikliklerin etkisiyle karında selülit belirginleşebilir. Karın derisinin esnekliğinin azalması da selülit görünümünü artırabilir.

Bazı kişilerde kolların üst kısmında da selülit görülebilir. Özellikle dolaşımı zayıf olan ve bağ dokusu elastikiyetini kaybeden bireylerde, dalgalı bir görünüm ortaya çıkar. Bu durum nadir görülse de, selülitin yalnızca bacak ve kalça ile sınırlı olmadığını gösterir.

Selülit Ciltte Hangi Değişikliklere Neden Olur?

Selülit, yalnızca cilt yüzeyinde dalgalanmalara yol açan estetik bir sorun gibi görünse de aslında cildin yapısında bir dizi değişikliğe neden olur. Bu değişiklikler hem görsel açıdan fark edilir hem de cildin dokusunu etkiler.

En belirgin değişiklik, portakal kabuğunu andıran pürüzlü görünümün oluşmasıdır. Yağ hücrelerinin bağ dokusuna yaptığı baskı, cilt yüzeyinde girinti ve çıkıntılara yol açar. Bu düzensizlikler, özellikle ışığın belirli açılardan vurduğu zamanlarda daha çok dikkat çeker.

Bir diğer değişiklik, cildin elastikiyetinde azalmadır. Selülit süreci ilerledikçe bağ dokusu esnekliğini kaybeder, cilt gerginleşir ve ciltte sertleşmiş alanların hissedilmeye başlar. Özellikle ileri evrelerde, elle dokunulduğunda nodül benzeri yapılar fark edilebilir.

Selülit, cildin dolaşımını da etkiler. Kan akışının yavaşlaması, dokuların yeterli oksijen ve besin alamamasına neden olur. Bu durum, cilt renginde düzensizliklere yol açtığından bazı bölgelerde morluk benzeri bir görünüm ya da solgunluk fark edilebilir.

İleri evre selülitte cildin yüzeyi daha yoğun dalgalı hâle gelir ve bu görünüm kıyafetlerin altında dahi fark edilebilir. Ayrıca selülitli bölgelerde cilt dokusu daha hassas olabilir, dokunulduğunda rahatsızlık hissi ya da ağrı olabilir.

Selülit, ciltte yalnızca görsel bir farklılık oluşturmanın yanında yapısal değişikliklere de yol açar. Pürüzlü görünüm, elastikiyet kaybı, dolaşım bozukluğu ve renk düzensizlikleri, selülitin cilt üzerindeki en belirgin etkileridir.

Selülit Görünümünü Nasıl Azaltılır?

Selülit görünümünü hafifletmek için günümüzde farklı yöntemler uygulanmaktadır. Bu yöntemlerin temel amacı, cildin dolaşımını artırmak, bağ dokusunu güçlendirmek ve yağ hücrelerinin baskısını azaltmaktır.

En sık kullanılan yöntemlerden biri, enerji temelli tedavilerdir. Radyofrekans, lazer ve ultrason gibi teknolojiler, cildin alt tabakalarında ısı oluşturarak dolaşımı hızlandırır ve kolajen üretimini tetikler. Sonuçta cilt daha sıkı hâle gelir ve portakal kabuğu görünümü azalır.

Enjeksiyon tedavileri de selülit görünümünü azaltmak için tercih edilebilir. Bu uygulamalarda, dolaşımı düzenleyen ve yağ hücrelerinin parçalanmasını destekleyen özel içerikler cilt altına enjekte edilir. Bu sayede dokuların beslenmesi artar ve cilt yüzeyindeki düzensizlikler hafifler.

Masaj ve manuel uygulamalar da selülit tedavisi amacıyla kullanılabilen yöntemler arasında yer alır. Lenf drenaj masajı, dokularda biriken sıvının atılmasına yardımcı olarak dolaşımı düzenler. Düzenli yapıldığında ciltteki ödem azalır ve selülit görünümü hafifler.

Bunların yanı sıra mezoterapi, PRP ve karboksiterapi gibi destekleyici yöntemler de kullanılabilir. Cilt altına vitamin, mineral ve diğer destekleyici içeriklerin verilmesiyle bağ dokusu güçlendirilerek cildin yenilenme kapasitesi artırılır ve daha homojen bir görünüm elde edilir.

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Hizmetlerimiz

Konuşmayı Aç
Merhaba👋
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?